Bursalı'nın Cumhuriyet'teki köşesinde ilgili yazısı şöyle:

PCR testinin yerini alır mı bilemiyorum. Fakat açıklamalar doğruysa bu cihaz toplumda normal yaşamın akışını büyük ölçüde kolaylaştıracak ve virüs taşıyanları hemen ayıracak, tedaviye yollayacak özellikte sayılır. 

Düşünsenize, havaalanlarında, otobüslerde, tren ve metrolarda, AVM girişlerinde, dahası stadyum girişlerinde çok hızlı iş görecek ve virüs taşıyanları ayıklayacak, herkesin güvenli bir ortamda bulunması sağlanacak.

HİKÂYE BÜYÜK 

Eğer gerçekleşirse, dünya çapında talep yaratacak büyük bir buluştan söz ediyoruz. Şunu da belirteyim: Dünyada bu ve benzeri konularda henüz açıklanmamış araştırma-geliştirme aşamasında çok sayıda çalışmanın varlığını söylemeliyiz, duyduklarım da var. Eğer bu çalışmalar gerçekleşirse, aşı + virüsü hemen yakalayan cihazlarla, pandeminin önemli ölçüde dünyada sona erdirilebileceğini ve bölgesel tutulabileceğini söylemek mümkün. Şimdilik düşlerimi harekete geçiriyorum! 

Bilkent Rektörü Prof. Atalar’a sorular yönelttim, buluşun öyküsünü dinlemek istedim. Önce nasıl çalıştığını, cihazın virüsü nasıl tanıdığını sordum. Atalar, “Şimdilik tam nasıl çalıştığını açıklamak istemiyoruz. İç ve dış patent başvurusu yapıldı. Ama yine de yabancılar fikri çalmasın diye detay söylemiyoruz” dedi. Ayrıca “Test cihazı çok sayıda insanın girip çıktığı yerlere konabilir. Havaalanları, tren terminalleri gibi. Müşterisi nispeten çok olan servis sektörü cihazı kullanabilir... Ama test cihazı her eve konulabilecek kadar ucuz değil. Ama test başına ucuz...” dedi.

ÖYKÜ NİSANDA BAŞLADI

Cihazın öyküsü nisan ayında Bilkent Teknopark’ta kurulu EA Teknoloji’nin, Covid-19 test kiti geliştirme fikri ile Bilkent Holding’e başvurmasıyla başlamış. Bülend Ortaç Ulusal Nanoteknoloji Araştırmada, Erol Özgür Bilkent Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü mezunu ve çalışmalarını optik alanında University of Arizona’da sürdürüyor, Ali Aytaç Seymen ise 10 yıldan fazla Bilkent yerleşkesindeki firmanın yetkili kurucu ortağı ve bir de fizyoloji doktoru unvanı almış. 

Kadro fizik, biyofizik, optik, nanoteknoloji, moleküler biyoloji ve genetik disiplinlerini içeren “multidisipliner” akademisyenler. “1 dakikadan daha kısa sürede yüzde 99’a yakın doğrulukla piyasadakilere göre çok uygun fiyata bir test geliştirebileceğiz” diyorlar. Proje, heyecan verici bulunup hemen kabul ediliyor. Desteklerini alıyorlar, kadroları genişliyor, “in vitro” bir virüs tanı sistemi, diagnovir, geliştiriliyor. 

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. ABDULLAH ATALAR'IN AÇIKLAMASI

"Koronavirüs, 150 nanometre boyutunda bir parçacık. UNAM araştırmacılarımız yıllarca nano boyuttaki parçacıklarla uğraştılar. Dolayısıyla bu konu, nanoteknoloji ile uğraşan hocalarımızın tam alanına giriyor... Proje tamamlandı ve PCR'ın yerini alabilecek hem de çok hızlı yani saniyeler içinde sonuç verebilen bir yöntem geliştirildi. Pozitifse hemen sonuç veriyor, negatiflik olması halinde kontrollerle biraz daha uzun sürüyor. Yapılan kontrollerde bu yöntemle pozitif bulduklarımızın PCR'ı negatif çıksa bile birkaç gün sonra PCR'larının pozitife döndüğünü gördük. Bu cihaz tamamen Türk malı. Türkiye'ye ait eşi bulunmayan bu teknolojiden bütün dünya faydalanacak. Bunu tabii hocalarımıza ve Bilkent UNAM'daki araştırma ortamına borçluyuz."

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)